YAZARLAR

KELEBEĞİN KANAT ÇIRPMASI

Giderken hüznümü miras olarak bırakırsam sana!
Hiç şaşırma, afallama ve istersen hiç aldırma bana
Dünyayı bulduğun gibi bırakmak istemezsen eğer,
Onu, sevinçle değiştirip, değiştirmemek sana kalmış!
Hiç umulmadık anlarda inermiş ya melekler yeryüzüne,
Gel sen de bir melek ol, umut ol, ışık ol karanlıkta kalanlara!

Birgün zayıf, eli yüzü kir içinde bir kız çocuğu bir sokak köşesinde para ve yiyecek dileniyormuş. Bu esnada iyi görünümlü bir adam sokaktan geçiyor ve belli etmemek için o yöne bakmıyormuş. Biraz sonra büyük ve lüks evine gelmiş ve hazırlanan enfes sofraya oturmuş. Lakin aklı o fakir kız çocuğunda kalmış. Duyguları birşeylere itiraz ediyormuş ama o itirazını Allah’a yöneltmiş. „Böyle birşeyin olmasına nasıl müsade ediyorsun Allahım? Oysa senin gücün herşeye yeter. Neden o küçük kıza yardım için birşeyler yapmıyorsun?„ diye içinden geçirmiş. Tam o sırada ruhunun derinliklerinden gelen bir cevap işitmiş:

ähnliche Artikel

“Yaptım!… Seni yarattım..!“

Hepimiz bir başka hayatı değiştirecek kadar güçlüyüz aslında. Bu minik hikâyede olduğu gibi tüm insanlar ve olaylar birbirine gizli bağlarla bağlıdır. Belki şu dünyada başka hayatları değiştirmek gibi bir görevimiz vardır. Herkesin hikâyesi farklı, birbirine benzeyeni de var benzemeyeni de. Çünkü her insanın bir gayesi, kendince inandığı değerleri var.

Hayatın kazananı var mı? deseler, hayatı anlayanlar ve başka hayatlara dokunanlar derim. Bu dokunuşların verdiği hazzı ve sevinci kalplerinde hissedenler, aydınlanır ve aydınlatır. Huzur, ancak böyle kalplerde yer bulur. İnce ruhlu insanlar bilirler ki, bir kalpte yer edinmek için derin bir ruha, samimi bir niyete ihtiyaç duyulur. Çareyi dışardaki seslerde aramak yerine, iç seslerine kulak verenler her daim kazanır.

Hapsedilen duygular yavaş yavaş ölürmüş! İnsan kimyası da öyledir. Hayatı anlamsız ve boş geçirenler tıpkı bir boşlukta yürüyen ve hiç yol alamayan gölge gibidir. Yaşadığını hissetmek demek, insan olmanın verdiği bir arayışla insana insanca davranmak, zaman ayırmak, derdini dinlemek, değerli hissettirmek, bir ufak dokunuşla onun hayatına anlam katmak demektir.

Kimbilir belki de kendi hayatınızın anlamını ararken kendinizi bir başkasına yardım ederken bulacak, ya da bir hayatı kökten değiştirecek kıvılcımı yakmış olmanın haklı gururunu taşıyacaksınız.

Kendisiyle, çevresiyle ve hayatla savaşmayı bırakmış, iyi-kötü, hırlı-hırsız herkesle ateşkes imzalamış olanlar, hayatta olmanın verdiği sevinçle, iyilik yapanlar kazanır. Hırsa kapılmadan, tuzağa düşmeden, gören, düşünen, anda yaşayan ve anı değerlendiren, bunca kötülük ve kötüler varken dünyada, iyilik köprüleri kuranlar asla yolda kalmazlar.

Hayata yüklediğin anlam, yaptığın seçimler ve uğraştığın işlerle birebir alakalıdır.

Ne eksik ne fazla, -ruhun kanatlanıp uçacak sanırsın, bir kalbe iyi gelirsen eğer. Ve ömür bittiğinde hayırla yadedilen bir adın ve tam solacakken yeşerttiğin bir dal kalır geriye… Hayat geçici, iyilik ise kalıcıdır.

‚İnsan insanı, insanda tanır‘ der Dücane Cündioğlu

Avrupa halkını gönülden kutlamak geliyor içimden. Ukrayna-Rusya savaşı başlayalı, ülkelerine sığınan insanlara kucak açan, hiç karşılık beklemeden varını yoğunu seferber eden gönüllü yardımseverler! Kötülükten, savaştan kaçanlar iyiliğin kanatlarında teselli buluyor.

BARIŞ VE SEVGİYE her dönemde ihtiyaç vardı ve bu kural asla değişmeyecek. Fazla bilgiye ihtiyaç yoktur İNSAN olmak için. Kalbi olan, hisseden, akıl ve vicdan sahibi, empati yapabilen, gerçekleri gören ve duyarlı olanlara insan diyoruz.

Kelebek etkisini bilir misiniz? Matematikte bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişiklikler büyük ve harikulade sonuçlar doğurabilir. Edward N. Lorenz’e göre Amazon ormanlarındaki bir kelebeğin kanat çırpması, dünyanın yarısını dolaşabilecek bir kasırganın oluşmasına sebep olabilir. Hatta „Rastlantı ve Kaos„ adlı kitabında, bir kelebeğin kanat çırpmasının bile atmosferin durumunu tümüyle değiştirebileceğini açıklar.

İnsan, çocukken hayatında ne eksikse onu arar dururmuş hayatının diğer kalanında. Eğer sevgi, ilgi, alaka, merhamet duygusu yoksa, o yanı eksik kalırmış. Hayatının belli dönemlerinde bu ihtiyacı karşılanmazsa, kalbi katılaşabilir ve tüm insanlara karşı vicdani duyguları körelir, hisleri azalırmış.

Bizi, her geçen gün farklı biri olmaya iten şu dünyada önemli olan tek şey iyiliği terk etmemektir. Kötü davranmak bizden istenir ama iyi davranmak fıtrat gereği içimizde zaten vardır.

Biliyoruz ki yapacağımız en küçük iyilik bile geri dönecek. Başka hayatlara dokunmak, ışık tutmak, anlam katmak hem bize hem onlara iyi gelecek. Fizik kuralları ve tüm inanç sistemleri aynı şeyi söyler.

Başka hayatlara ümit olabilmek dileğiyle…

 

ähnliche Artikel

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert