Günlük hayatımızı, rutinlerimizi ve insanlarla ilişkilerimizi planlamada çok etken bir maddedir düşünce tarzımız. Aslında elimizde bulunan en doğal korunma yöntemimizdir. Hepimizin hayatın bir çok yerinde iyi veya kötü, pozitif veya negatif yüklü insanlarla yolları kesişmiştir. Her zaman hayalimizdeki insan tipleriyle karşılaşamayız. İster aile akraba, ister arkadaş dost veya uzaktan olsunlar. Kişileri ve düşüncelerini bazen çok istesek te, yok sayamıyor ve değiştiremiyoruz. Bu gibi durumlar bazen işin içinden çıkamayacağımız kavgalara sebep olan bir hal alabilir. Bu noktada bize yardımcı olacak şey düşünce tarzımızı değiştirmek olacaktır. Karşımızdaki insan bizi üzüyor, istemediğimiz tavırlar sergiliyorsa, belki de olaya onun penceresinden bakmak, kısada olsa aynı havayı solumak empati duygumuzu aktif hale getirecektir. İnsanlar çoğu zaman kendi halleriyle değil, bilinç altında yatan ve henüz çözememiş olduğu sorunlar ile bizlerle ilişki kurarlar. Bu gibi çözülmemiş sorunlar, atlatılmamış travmalar insanlarla ilişkimizi büyük derecede etkiler. Onlarla bir sözlü tartışmanız unutulmamış sorunları tetikler ve su yüzüne çıkarır. Bunun sonucunda öfkeli, sinirli ve hiç hak etmediğimiz durumlarla karşı karşıya kalabiliriz. Halbuki sorunun bizimle hiç alakası olmasa bile, biz direk kendimizi hedef alınmış gibi hissederiz veya aynı tavırları istemeden biz sergiliyor olabiliriz. Çözüme ulaşmamış sorunlar, cevabı olmayan kafamızdaki sorular günler, aylar, yıllar boyunca bize eşlik ederler ve çözüme susamışcasına aniden gün yüzüne çıkarlar. Kendimizi koruyamıyor veya karşı tarafta bir değişim etkisinde bulunamıyorsak en doğru yol düşünce tarzımızda küçük değişiklikler yapmak olacaktır.
Mutlu olmak için ne kadar çok beklenti içinde bulunursak hedefimizden ve mutluluktan o kadar çok uzaklaşmış oluruz. İzinde hayal kurduğumuz her ne varsa gerçekleşse dahi insan bununla hiçbir zaman tatmin olmayacak ve bir gün sahip olsa bile isteklerinin üzerine yenileri eklenecektir. Mutlu ve kanaatkâr olmak yerine kişi hep mutlu olacağı günü bekleyecektir ve belki de o gün hiç gelmeyecektir. Yağmurlu havanında güzel, küçük evinde huzur dolu olabileceğini, az paranında çok şey getireceği düşünce tarzıyla mutluluğu ertelemeden solumuş oluruz. İşin sırrı da hayatı iyi ve kötü yanlarıyla kabul etmekten geçer. Şuna kalbimle inanıyorum; Kendimizi nasıl hissedersek, karşı tarafa da onu yansıtırız. Sokak ortasında öylesine tebessüm ettiğin zaman bile karşıdan gelen birisi de senden o enerjiyi alıp belki o da sana tebessüm eder. Belki bir gülümsemeyle bile karşı tarafın bize karşı düşüncelerinde bir değişim yaratabiliriz. Aslında hayatı, olayları ve kişileri değiştirmeyiz. Onlara gösterdiğimiz tavırla bakış açımızı ve olayın gidiş hattını değiştirmiş oluruz. Dolu enerjinin ve mutluluğun bulaşıcı olduğunu düşünüyorum. Unutmayalım, biz ancak bizde de olanı paylaşabiliriz. Hayata tebessüm edelim, o da bize…