Yoğun ama keyifli bir dönemin ardından, yeni sömestr başlarken bir öğretmen olarak hatırlatmak istediğim birkaç nokta var. Öğrenciler tüm gün okulda akranları ile birlikteyken, aynı zamanda öğretmenler ile de haftanın büyük bir kısmını birlikte geçiriyorlar. Böylelikle öğrenciler aslında anne- babadan fazla öğretmenlerini görüyorlar diyebiliriz. Bu durumda öğretmenler öğrencilerin bağ kurdukları en önemli kişiler haline geliyorlar.
Bu bağ bazen öyle kuvvetli oluyor ki çocuklar anneleriyle ve babalarıyla paylaşmadıkları şeyleri öğretmenleriyle paylaşabiliyorlar. Buna sadece sorunlar değil aynı zamanda sevinçleri, mutlulukları, hevesleri ve hedefleri de dahil. Çünkü bazen anne ve babalarına anlatsalar bile, ciddiye alınmadıklarını görüyorlar ve karşılarında bir muhattap bulamayabiliyorlar.
Hal böyleyken veliler bazı durumlarda öğretmenlerin görevlerini yanlış anlayabiliyor ve daha fazla sorumluluk yüklemek isteyebiliyorlar. Örneğin bir türlü kontrol altına alınamayan, dersi bölen, öğretmene saygısızlık yapan bir öğrenci hakkında velisi ile konuşulduğunda „sizler öğretmensiniz, beni aramanıza gerek yok, siz bu durumu çözebilirsiniz“ gibi bir tepki alınabiliniyor.
„Öğretmenler öğrencilerin eğitimi ve öğretimi ile sorumlulardır. Fakat onları terbiye etmesi ve onları yetiştirmesi gereken kişiler ilk etapta anne ve babadır.“
Bu bağlamda hatırlatmak istediğim şey aslında öğretmenlerin görevleridir. Öğretmenler öğrencilerin eğitimi ve öğretimi ile sorumlulardır. Onları hayata katmak, onlara bir şeyler öğretmek ile mükelleftirler. Fakat onları terbiye etmesi ve onları yetiştirmesi gereken kişiler ilk etapta anne ve babadır. Bunun üzerine öğretmen vereceği eğitim ile bir şeyler inşa edebilir. Bunu unutmamak ve buna göre öğretmenlere sorumlulukları dışında olan görevler yüklememek gerekir.
Yeni eğitim öğretim döneminde tüm öğrencilere başarılar ve tüm öğretmenlere kolaylıklar dilerim.