SAĞLIKYAN MANŞETYAZARLAR

Travmayı anlamak

Kesintilerden oluşan bir bütüne yolculuk edebilirsiniz...

Hayatınız boyunca pek çok stresli durumla karşılaşabilirsiniz ama bunların pek azı gerçek travmadır. Peki, travma nedir?

Travmayı tanımlamanın çeşitli yolları vardır. Fakat genellikle bireyin „gerçek ya da algılanan bir ölüm ya da yaralanma içeren, ya da kendisinin veya başkalarının fiziksel bütünlüğüne tehdit oluşturan olay veya olaylar yaşaması, tanık olmasıdır. Bireyin verdiği tepkiler yoğun korku, çaresizlik veya dehşet içerir.

Travma çeşitlerinin bir örneği olarak trafik kazası, en bilinen gerçek bir travma olayı olarak karşımıza çıkar. Bunun yanısıra, başka belirli travma türleri de vardır. Trafik kazası gibi motosiklet ve bisiklet kazaları „insan kaynaklı felaketler“ kategorisine girebilir. „İnsan kaynaklı“ ifadesi, travmanın bir insan hatası ya da insan tarafından tasarlanmış bir makine veya sistemin hatası nedeniyle ortaya çıktığı anlamına gelir.

Diğer insan kaynaklı felaket örnekleri şöyledir: tren/geçit/otobüs felaketleri gibi ulaşım felaketleri; hava kazası felaketleri; 1987’deki Zeebrugge feribot kazası gibi deniz felaketleri; yangınlar ve gaz patlamaları; şiddetli elektrik çarpmaları; bina çökmeleri; nükleer felaket ve kimyasal sızıntı gibi doğal felaketler ve diğerleri.

Doğal afetler de travmanın ayrı bir kategorisidir: 1999’da Türkiye’de, 1995’te Japonya Kobe’de meydana gelen depremler, 1995’te Hollanda’da olduğu gibi seller, 1999’da Almanya’nın güneyinde meydana gelen fırtınalar, orman yangınları, volkan patlamaları ve diğerleri.

Üçüncü travma kategorisi; şiddet, suç ve terördür. Bu travmalar fiziksel istismar gibi aile içi şiddet, bıçaklanmalar, soygunlar ve hırsızlıklar, terör olayları, silahlı saldırılar, tecavüz, cinsel istismar, hücre cezası ve işkence gibi zulümler ve savaşlar.

İnsan kaynaklı travmaların ve şiddet, suç ve terör kaynaklı travmaların atlatılması ve kabullenilmesi, doğal felaketlere göre genellikle daha zordur. Yukarıdaki liste herşeyi kapsayan bir liste olmasa da pek çok insanın yaşadığı birçok travmayı kapsamaktadır.

Boşanma, işten çıkarılma, çocuk düşürme ya da ölü doğum ve sevilen birinin ani ölümü de, bu olayların ortaya çıktığı şartlara bağlı olarak travmatik olaylar olarak nitelendirilebilir.

Travmalar, çocuklar üzerinde de yıkıcı etkiye neden olabilir. Her ne kadar çocukların yaşadıkları duygular, travmadan kurtulan yetişkinlerin yaşadıkları duygularla benzer olsa da; verdikleri tepkiler oldukça farklı olabilir. Travmayı yaşadıkları yaşa bağlı olarak travma geçiren çocuklar yaşadıkları stresi anlatmaya yetecek kadar dil becerisine sahip olmayabilirler. Bunun yerine, duygularını farklı davranışlar ile ifade edebilirler. Travmatik deneyimlerin çocuklar üzerindeki etkilerini kesinlikle hafife almamak gerekir.

Travmalar genellikle aniden ve beklenmeden ortaya çıkar. Bu yüzden ortaya çıktığında da, zihinsel, duygusal ve bedensel işlevlerinizde oluşan tüm sisteminiz çabucak adapte olmak ve o anki durumla en iyi şekilde başa çıkmak zorunda kalır. Çoğunlukla nasıl tepki verileceği ve durumla nasıl baş edileceğiyle ilgili zihinsel bir hazırlık yapmak için hiç zaman olmaz.

Genellikle bedeninizin hayatta kalma sistemi görevi devralır. Geriye dönük baktığınızda, travma sırasındaki davranışlarınızın normal şartlar altında sergilemeyi tercih etmeyeceğiniz türden davranışlar olduğunu fark edebilirsiniz. Bu yüzden de travmanın üzerinde çalışmak ve yaşadığınız deneyimi anlamlandırmanız gerekmektedir. Travmatik deneyimlerinizi anlayabilecek bir yol bulamadığınız sürece başarılı bir iyileşme gerçekleşemez. Bu noktada anlamak, travma ile birlikte oraya çıkan sorulara yanıt bulacağınız anlamına değil; daha çok, yaşadığınız bu deneyimi hayatınızla birleştirip, travmanın ardından hayatınıza devam etmek anlamına gelir. Travmanızı anlamak, travmaya ve ortaya çıkan değişimlere rağmen hayatınızın kontrolünü elinize almaktır.

Bu nedenle, travmanın ardından başarılı bir tedavi yoluyla iyileşme gerçekleşebilir ve kendinize yeni bir yaşam modeli kurmayı da hedef haline getirmiş olursunuz.

Unutulmamalıdır ki, iyileşme sürecinde akşama, yönünü kaybetme ve yorgun düşme zamanları olacaktır. Aksamanın ortaya çıktığı periyodun uzunluğu ve yoğunluğu kişiden kişiye farklılık gösterebilir.

Travmaya verilen en yaygın tepkiler üç grup altında toplanır. Travmanın üzerinde çalışma sürecinin bir parçası olarak tepkileriniz travma deneyimini yoğun bir şekilde tekrar tekrar yaşadığınız birinci grup ile hissiz, kendinizi bütün duygularından kopmuş hissettiğiniz ikinci grup arasında farklılık gösterebilir. Verilen bu iki tür tepki, genellikle travma gerçekleştikten sonra birbirini izler. Bazen haftalarca ya da aylarca hiçbir belirti yaşamazken, travmayı anımsatan yıldönümü gibi hatırlatıcılarla birlikle anılarınız tetiklenebilir. Bu tür tekrar yaşama ve hissizlik tepkileri, her zaman olmasa da genellikle birbirini izleyen döngülerle ortaya çıkar.

Uçucu gruptaki tepkiler, yüksek uyarılma semptomlerini içerir. Bu semptomlar, belirli bir olayın tetiklemesiyle ilgili olmaksızın herhangi bir zaman oraya çıkabilir.

Travmaya verilen öncelikli tepkiler şu şekilde sıralanabilinir: Uykusuzluk, kabuslar, olayla ilgili anıların sık sık hatırlanması, kolay irkilme, sınırlılık ve öfke patlamaları, olayları hatırlatan durumlardan kaçınma, konsantrasyon ve hafıza ile ilgili zorluklar, depresyon, cinsel zorluklar, suçluluk – kendini suçlama, aşırı endişe hali, panik ataklar.

Eğer kendinizde veya yakınlarınızda travma ile ilgili ruhsal sorunlar gözlüyorsanız, bu konuda mutlaka uzman kişilerden (Psikoterapistler, Psikiyatrlar, Klinik Psikologlar) yardım istemekten çekinmeyiniz. Özellikle yardım aramaya çekinme hali de travma sonrası verilen tepkilerdendir. Eğer „keşke“lerinizin yerine „bundan sonra“yı koyma cesaretinde bulunursanız, geçmişte değil de şimdiden yola çıkarak geleceğinizi bambaşka şekilde hikayelendirebilirsiniz. Hiçbir şey için geç kalınmış değildir.

ähnliche Artikel

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert