
Bir ilişkide daha önemli olan nedir?
İlişkiler söz konusu olduğunda en ilgi çekici tartışmalardan biri aşkın mı yoksa tutkunun mu daha önemli olduğudur. Bazıları, güven, bağlılık ve duygusal derinliğe dayanan sevginin kalıcı bir ilişkinin temeli olduğunu savunuyor. Diğerleri ise arzu, çekim ve yoğunlukla beslenen tutkunun alevi canlı tuttuğunu iddia ediyor.
Peki ya tatmin edici bir ilişkinin gerçek sırrı birini diğerine tercih etmek değil, bunların nasıl iç içe geçtiğini anlamaksa? Aşk ve tutku rakip değildir; onlar dans partnerleridir. Birinin olmadığı bir ilişki genellikle eksiktir ve zamanın testine dayanmakta zorlanır. Bir çiftin mutluluğu ve uzun ömürlülüğü için her ikisinin de neden gerekli olduğunu keşfedelim.
Aşkın Özü: Derin ve Kalıcı Bir Bağ
Aşk genellikle bir ilişkide istikrarlı, sarsılmaz güç olarak görülür. Mutlaka bir orman yangını gibi tutuşmaz, ancak zamanla büyür, derinleşir ve güçlenir. Hayat önlerine zorluklar çıkardığında bile iki ruhu birbirine bağlayan yapıştırıcıdır.
Aşkın temel unsurlarını dikkate almak önemlidir, bunlardan bazıları şunlardır:
Bağlılık: Aşk bir duygudan daha fazlasıdır; bu bir seçimdir. Gerçek aşk, duygular sarsıldığında bile adanmışlıkla gelişir.
Güven: Güven olmadan aşk büyüyemez. Güven, dürüstlük, güvenilirlik ve duygusal güvenlik yoluyla inşa edilir.
Saygı: Karşılıklı saygı, her iki partnerin de birlikte büyürken bireyselliklerini ve sınırlarını korumalarına olanak tanır.
Duygusal Yakınlık: Aşk bağlantıyla ilgilidir. Derin sohbetler, paylaşılan deneyimler ve kırılganlık duygusal bağı güçlendirir. Bu samimiyettir, her ikisinin de kendilerini güvende ve emniyette hissettikleri özel bir alandır.
Destek: Sevinç ve zorluk zamanlarında birbirimizin yanında olmak, kopmaz bir bağ kurar.
Bununla birlikte, yalnızca aşk üzerine kurulu bir ilişki sıcak ve istikrarlı gelebilir, ancak tutku olmadan öngörülebilir, sıkıcı ve sönük hale gelebilir ve bu da bir oda arkadaşı/arkadaşlık ilişkisine yol açabilir. İşte bu noktada tutku devreye giriyor.
Doç. Dr. Sebiha Ünal: Aşk ve tutku rakip değildir; onlar dans partnerleridir. Birinin olmadığı bir ilişki genellikle eksiktir ve zamanın testine dayanmakta zorlanır. Bir çiftin mutluluğu ve uzun ömürlülüğü için her ikisi de gereklidir.
Tutkunun Ateşi: Aşkı Canlı Tutan Kıvılcım
Tutku, bir ilişki boyunca titreşen elektrik akımıdır. Tutku enerjidir! Partnerinizi, midenizdeki kelebekleri, fiziksel çekiciliği ve yakın olma özlemini gördüğünüzde kalbinizin hızla çarpmasına neden olan şey budur.
Tutkunun da kendi unsurları vardır ve tutkunun temel unsurlarından bazıları şunlardır:
Arzu: Tutku, fiziksel ve duygusal çekimden, yakın ve bağlı olma özleminden beslenir; birbirimizi hissetmek, birbirimizle yakın olmak istemek.
Heyecan: Tutku, bir ilişkiye kendiliğindenlik, macera ve heyecan katar. Yenilik, tutkulu bir ilişkiyi canlı ve eğlenceli bir şekilde sürdürmenin anahtarıdır.
Kimya: İki insanı bir araya getiren, birbirlerine mıknatıslanmış hissetmelerini sağlayan açıklanamayan kıvılcım.
Cinsel Yakınlık: Tutku seksle ilgili olmasa da, fiziksel bağlantı arzuyu canlı tutmada önemli bir rol oynar. Cinsel yakınlık, sevişmek için eşsiz bir alandır.
Oyunculuk: Flört etmek, alay etmek ve romantik jestler ilişkiyi dinamik ve ilgi çekici tutar.
Ancak aşk olmadan tutku geçici olabilir. İlk başta parlak bir şekilde yanabilir, ancak daha derin duygusal bağlar eksik olduğunda kolayca sönebilir.
Neden Her İkisine de İhtiyacınız Var: Aşk ve Tutkuyu Dengeleme Sanatı
Sadece sevginin var olduğu bir ilişki güvenli ama durgun hissettirebilir. Öte yandan, yalnızca tutkuyla yönlendirilen bir ilişki heyecan verici ama istikrarsız olabilir. Sihir, her ikisi de uyumlu bir şekilde bir arada var olduğunda gerçekleşir.
Bir ilişkide aşk ve tutku birlikte güçlüdür. Aşk güvenlik sağlarken, tutku heyecan ve arzu getirir. Aşk duygusal derinliği beslerken, tutku fiziksel çekiciliği besler. Aşk sizi ayakta tutar, tutku ise kendinizi canlı hissetmenizi sağlar. Aşk, zorluklara dayanmanıza yardımcı olurken, tutku sıradan anları olağanüstü kılar.
Tam bir ilişki, aşk ve tutku arasında seçim yapmakla ilgili değil, her ikisini de beslemekle ilgilidir. En iyi çiftler, aşkın bir bahçe gibi bakılması gerektiğini, tutkunun ise bir alev gibi yeniden alevlendirilmesi gerektiğini anlarlar.
İlişkinizde Sevgi ve Tutkuyu Nasıl Geliştirirsiniz?
Duygusal Bağlantıya Öncelik Verin – Derin sohbetler yapın, hayallerinizi paylaşın ve birbirinizi gerçekten dinleyin.
Romantizmi Canlı Tutun – Partnerinizi şaşırtın, spontane randevulara çıkın ve birlikte yeni anılar yaratın. Yenilik için gidin!
Fiziksel Yakınlığı Koruyun – El ele tutuşun, sık sık öpüşün ve dokunmanın ve sevişmenin gücünü asla hafife almayın.
Büyümeyi Birlikte Kucaklayın – Ortak bir gelecek inşa ederken birbirinizin kişisel gelişimini teşvik edin.
Gülün ve Oynayın – Flört etmeyi, şakacı olmayı ve ilişkinize neşe getirmeyi asla bırakmayın.
Son Düşünceler: Aşk ve Tutku Aynı Madalyonun İki Yüzüdür
Gerçekten tatmin edici bir ilişki sizi aşk ya da tutku arasında seçim yapmaya zorlamaz—sizi her ikisini de geliştirmeye davet eder. Aşk sizi demirlerken, tutku sizi özgürleştirir. Biri olmadan diğeri bir şeyleri eksik bırakır.
Mesleki deneyimime göre en mutlu ve başarılı çiftler, tutkunun ateşini canlı tutarken aşkın istikrarına değer veren çiftlerdir. Ne de olsa nihai hedef, kendini evinde gibi hisseden ama yine de odaya her girdiğinde kalp atışlarınızı hızlandıran birini bulmak değil mi?
Sadece bir tanesine sahip olabilseydiniz aşkı mı yoksa tutkuyu mu seçerdiniz? Yoksa mükemmel dengeyi bulmaya mı inanıyorsunuz?
———————————
Doç. Dr. Sebiha Ünal Hakkında; Klinik Psikolog, otizm- ve ilişki uzmanıdır. Türkiye ve Avrupa’da yaptığı bilimsel araştırmalar sonrasında Pozitif Zihin Yöntemini (PZY) geliştirdi. Şu an Hollanda, Almanya, Belçika ve Türkiye’de kendi Psikiyatri, Otizm Uzmanlık Merkezi ve Akademisi’nde (AECSU-AASU) tedavi ve eğitim veriyor. Kendi yaptığı bilimsel araştırmalar ve çalışmalar sonucunda pozitif bakış açısının ilişkiler ve otizmli kişilerde ne kadar güzel sonuçlar getirdiğini gördü ve bu yüzden uzmanlık alanını pozitif psikoloji ile geliştirdi ve kendi geliştirdiği yöntem olan Pozitif Zihin Yöntemi (PZY) ile Türkiye, Hollanda, Almanya ve Belçika’da da bulunan Psikiyatri ve Otizm Uzmanlık Merkezleri’nde şimdiye kadar 10.000 üzerinde uzman yetiştirdi, yetenekleri vurgulamanın ve bunlara yönelmenin kişinin zayıf olan yönlerinden daha da önemli olduğunu düşünüyor.
Daha fazla bilgi ve iletişim için:
info@autismexpertisecenter.com
www.autismexpertisecenter.com
instagram: drsebihaunal








