Bütün dünya Coronavirüs ile savaşırken, Avusturya hükümeti de virüsün yayılmasını yavaşlatmak adına önlem paketlerini açıkladı.
Bunlardan en önemlisi ise özellikle risk gurubundaki insanların hayatını tehlikeye atmamak için ev karantinası- vatandaşlardan gerekmedikçe dışarıya çıkmamaları istendi.
Okullar tatil ve birçok kişi „home office“ evden çalışıyor, yani şu an evlerimizde bolca vakit geçiriyoruz ve görünen o ki bu durum bir süreliğine devam edecek.
Hayatımız ve günlük yaşantımız yavaşladı-içimizi dinlemenin, özeleştiri yapmanın, belki de değer kartelamızda bulunan önceliklerimizi yeniden sıralamanın tam vakti.
Ayrıcalıklarımızın farkında mıyız?
Sıcak evlerimizde uzun zamandır izlemeye vakit bulamadığımız filmeri izleyerek zaman geçirirken çoğumuz bulunduğumuz durumun „çok ciddi“ olduğundan bahsediyoruz. Herhangi bir sağlık sorunumuzda gidebileceğimiz hastahanelerin olduğunu ve orada bize en iyi şekilde bakılacağını bildiğimiz halde kendimizi tehlikede hissediyoruz belki de.
Şu an Yunanistan sınır kapısında Avrupa’ya kaçabilme umudu ile yollara düşmüş onca insan yarının ne getireceğini bilmeden, çocuğuna yarın ne yedireceğini bilmeden yersiz ve yurtsuz kalmışken aynı virüs ile karşı karşıya ve onlara yardım edecek veya onlar için bütün olanaklarını seferber edecek bir devlet yok. Asıl tehlikede olan biz miyiz gerçekten?
Aynı ülkede yaşamasına rağmen her insan aynı ayrıcalıklara sahip değil.
Bu tür kriz zamanlarında toplumdaki eşitsizlikler de su üzerine çıkıyor.
Herkesin maddi kayıp yaşamadan ve bu kayıptan etkilenmeden süreci atlatması mümkün değil.
Eğer bu süreci büyük bir ihtimal ile ciddi maddi bir kayıp yaşamadan atlatanlardan olacaksanız bunun farkında olun!
Herkesin aylarca yetecek kadar koli koli market alışverişi yapması da mümkün olmayabilir.
Eğer bunu yapacak maddi güce sahipseniz, bunun farkında olun!
Herkes çocuğuna aynı imkânları sağlayamayabilir. Okullar tatil ve derslere internetten devam edilecek, bunun için laptop veya bilgisayar gerekli.
Bu imkânı çocuklarına sunamayan anne-babalar var.
Çocuklarınız her şartta eğitimlerine devam edebiliyorsa bu bir ayrıcalıktır, bunun fakında olun!
Kronik hastalığınız yoksa veya engelli değilseniz yani risk gurubuna dahil değilseniz, bu virüsü atlatıp daha sonra hayatınıza normal bir şekilde devam etmenizin olasılığı çok yüksek.
Risk gurubunda bulunan insanlar sizin yerinizde olmayı çok isterdi ve sağlıklı olmak büyük bir ayrıcalık- Bunun farkında olun!
İnsan yeter ki istesin…
Avusturya hükümeti çok hızlı bir şekilde salgının yayılmasını yavaşlatmak ve özellikle toplumda korunması gereken yaşlı, hasta ve engelli vatandaşları korumak için acil önlemler aldı ve herkesi birlikte çabalamaya davet etti. Birlikte hareket etmenin ve farkındalığın ne kadar önemli olduğu birçok kez vurgulandı basın açıklamalarında.
Bu krizin sonrasında yaşanacak ekonomik zorlukların üstesinden gelmek için anında bütçe ayrıldı ve özellikle daha fazla etkilenecek sektörler için yardım paketleri açıklandı.
„Evet, devlet ekonomisi etkilenebilir ancak Avusturya halkının sağlığı ve ülkemizin ekonomisi daha önemli“ açıklaması getirildi.
Bu bize neyi gösteriyor?
Eğer bir konuyu gerektiği kadar önemsersek her zaman bir çözüm yolu veya bir alternatif bulunabilir.
Eğer insan canı daha spesifik söylemek gerekirse mültecilerin canı Avrupa Birliği ve Avusturya hükümeti için gereken önemi taşısaydı bir yol bulunurdu.
O insanları denizden boğulmaktan, açlıkla savaşmaktan ve şiddet görmekten kurtaracak herhangi bir yol.
„İnsan canı bizim için herşeyden önemli şu kadar bütçe ayırıyoruz“ cümlesini kurardı devlet başkanları- insanları bir tehlike, bir düşman gibi tanımlayan cümleler yerine.
Aynı düşünceyi farklı konulara da uyarlayabiliriz elbette.
Örnek vermek gerekirse, küresel ısınma. Avrupa Birliği, diğer ülkeler ve hepimiz birey olarak eğer isteseydik hepimizi ilgilendiren bu konuyla ilgili çok daha büyük bir titizlikle hareket edip, alışkanlıklarımızdan feragat edebilirdik.
Bu konularda neden duyarsız olmak daha kolay peki?
Değer kartelamızın sıralamasından bahsederken tam da bunu kast ettim işte.
Toplum olarak öyle bir duruma geldik ki, ne yazık ki o sıralama çok uzun bir süre „ben, ben, ben ,yakın çevrem“ diye devam ediyor.
Bu yüzdendir ki, bize uzak olan veya bize uzak olarak hissetiğimiz konular, insanlar, krizler ve savaşlar için harekete geçmek, sesimizi duyurmak zor geliyor.
Şu an sosyal aktivitelerimizi kısıtlamak hayati önem taşımakta-aramızdaki fiziksel mesafe artarken kalbi mesafemiz azalır diye umut ediyorum.
İnsanlığımız, insanlığın evrensel değerleri artık sadece kendi çapımız ile sınırlı kalmasın, kapımızın önünde bitmesin duyarlılığımız.
Kendi ayrıcalıklarımızın farkına varalım ve başka insanların acılarına karşı kör ve sağır olmayı bırakalım.
Nasıl olsa düşünecek, önceliklerimizi sorgulayacak ve empatimizi güçlendirecek bol bol vaktimiz olacak gelecek haftalarda.
Bunu her birimizin güzel değerlendirmesi dileği ile…
Sağlıkla kalın!