Geçen ay ikidillilik bağlamında düzenek değiştirme (Code-switching), bir başka ifade ile Türkçe konuşurken o an hatırlanamayan bir ifadenin yerine Almanca bir ifadenin kullanılması konusundan bahsedilmişti. Bu sefer bilinç dışı ve dil öğrenme süreçlerinde görülen bu durumun dışında sosyodilbilim araştırma alanına da giren bir başka konuya değinilecek.
Bilindiği üzere, çalışma hayatında aynı meslek grubundaki bireyler bilerek veya istem dışı düzenek değiştirmektedir. Konu sadece Türkiye ve Türklere özgü de değil. Almanca konuşulan ortamlarda da ister akademik çevrelerde isterse beyaz yakalıların çalıştığı ortamlarda da düzenek değişikliği yapılıyor.
İş hayatında çalışanlar arasında yaygın olarak kullanılan karma bir dil vardır. Şu veya bu nedenle kendi ana dili ile anlaşmayı sağlayamayan bireylerin kendi aralarında iletişim kurmak için kullandıkları bu dili dilbilimciler „pidgin“ olarak adlandırır. İngilizce kelimelerin, anadile aktarılarak iki dilin ögelerinin tek bir cümle içinde karışık şekilde sıralandığı, konuşma dilinde sıkça duyulan ve „plaza Türkçesi“ diye adlandırılan bu konuşma dili de aslında bir tür „pidgin“ olarak kabul edilebilir. Bu tür dil kullanımının, iş dünyasındaki İngilizcenin etkisi, küreselleşme ve teknoloji terimlerinin yaygınlaşmasıyla ortaya çıktığı değerlendirilmektedir. Genellikle kurumsal şirketlerde, uluslararası iş ortamlarında ve modern iş merkezlerinde kullanılır. Sömürge ülkelerinde yetişen ve egemen kültürün dilini zaman içinde anadilleri yerine kullanmaya başlayanlar, temel dilden ayrı bir şekilde ortaya çıkardıkları yeni dili anadiline dönüştürebilmektedir. Temel dilden farklı, kullanıldığı ortamlarda özel yapı oluşturmuş olan bu yeni iletişim diline „creole“ adı verilmektedir. Kuzey Afrika ülkelerinde anadili yerine kullanılan Fransızca, Hindistan’da kullanılan İngilizce, birer „creole“ örneğidir.
Gelişmekte olan ülkelerde ise hayatın olağan akışındaki nedensiz düzenek değiştirmeler, konuşanın erek dile (İngilizceye) tam hakim olmasa bile muhatabına „Bak, ben İngilizce de biliyorum!“ şeklinde örtük mesaj vermek istemesi için de yapılabilir. Bu iletişim stratejisini benimseyen bireyler bu yolla bulunduğu ortamda psikolojik üstünlük kurmak isteyebilir, bunu bilinçli bir iletişim stratejisi olarak da tercih edebilir. Türkiye’de „münevver“ Türk insanının yerini alan „yarı aydın“ kesimin özentiyle kullandığı Türkçe-İngilizce karışık dil bu düşüncenin meyvası olarak değerlendirilebilir.
Plaza Türkçesinin kullanımında şu alanlar öne çıkar:
- İş Ortamı:
- Toplantılarda, sunumlarda ve yazışmalarda yabancı terimler yoğun olarak kullanılabilir. Örneğin, „deadline“ (teslim tarihi), „briefing“ (bilgilendirme), „task“ (görev).
- Teknoloji ve Dijital Pazarlama:
- Dijitalleşmeyle beraber teknolojik terimlerin Türkçe’de sıkça kullanılabilir. Örneğin, „upload etmek“ (yüklemek), „feedback almak“ (geri bildirim almak).
- Kurumsal Şirket Kültürü:
- Kurumların uluslararası iş yapıları nedeniyle İngilizce ifadelerin günlük dile sızabilir. Örneğin, „focus group“ (hedef grup), „meeting“ (toplantı), „presentation“ (sunum).
Plaza Türkçesinin dikkati çeken belli başlı özelliklerine gelince; şu hususlar dikkati çeker:
- Türkçe Dilbilgisi ile İngilizce Sözcükler: İngilizce terimlere Türkçe eklerin getirilmesi: Örneğin, „update’ledim“ (güncelledim), „schedule’ı değiştirdim“ (programı değiştirdim).
- Karmaşıklaştırma: Basit Türkçe kelimeler yerine daha havalı ve karmaşık görünen İngilizce ifadelerin tercih edilmesi.
- Yabancı Dildeki Orijinal Haliyle Kullanım: Özellikle İngilizce kelimelerin doğrudan cümle içinde yer alması: „Bu quarter’da çok high perform ettik.“ (Bu çeyrekte çok yüksek performans sergiledik.)
Plaza Türkçesinin kullanımına örnek verilecek olursa, üç ana başlık altında özetlenebilir. Bunlar;
- Günlük İş Konuşmaları:
- „Bu projeyi deadline’a yetiştirmemiz lazım.“
- „Bana bir feedback verebilir misin?“
- Toplantı Dili:
- „Yeni roadmap’i biraz daha clear yapmamız gerekiyor.“
- „Customer journey’yi optimize etmek için brainstorming yapalım.“
- Dijital İletişim:
- „Bugün call’daydım, o yüzden maillere bakamadım.“
- „Zoom meeting’e katılmadan önce link’i forward eder misin?“
Plaza Türkçesine yöneltilen eleştiriler de bulunmaktadır.
- Dil Kirliliği: Plaza Türkçesi, Türkçe’nin özgünlüğünü kaybetmesine neden olabileceği gerekçesiyle eleştirilir.
- Anlam Kargaşası: Yabancı terimlerin aşırı kullanımı, dilde anlam karmaşası yaratabilir.
- Kapsayıcılık Sorunu: Plaza Türkçesi, her kesimden insan tarafından anlaşılır olmayabilir, bu da iletişimde zorluklara yol açabilir.
Plaza Türkçesini savunanlar da bulunmaktadır. Bunların dayanak noktaları ise şu hususlardır:
- Pratiklik ve Evrensellik: Uluslararası çalışma ortamlarında anlaşmayı kolaylaştırabilir.
- Hız ve Etkinlik: İngilizce terimler bazı durumlarda daha kısa ve etkili olabilir.
Verilen örneklerin her biri ayrı bir araştırma konusu olmakla birlikte, sonuç olarak plaza Türkçesinin, modern iş dünyasının getirdiği bir dilsel fenomen olduğu, iletişimde kolaylık sağlamakla birlikte eleştirilere de açık bir dil kullanım şekli olduğunu unutmamak gerekir. Bu konuşma tarzının tercih edilmesi halinde dile aktarımlarda ölçülü davranılmasının, hem iletişim hem de Türkçeye saygı açısından önemli olduğu değerlendirilmektedir.
Önerilen Kaynaklar
- Baldane, O. (2021). Sanal Alışveriş Sitelerinde Kullanılan Dilin Jargonlaşması: Araba İlanları Örneği. Uluslararası Türk Lehçe Araştırmaları Dergisi / International Journal of Turkic Dialects (TÜRKLAD), 5. Cilt, 1. Sayı, 93-104.
- Çakır, M. (1994). Dil Kirlenmesi: Türkçede Yabancı Sözcüklerin Kullanımı. Cogito: Üç Aylık Düşünce Dergisi: Kirlenen Çağ. 2, 93 – 98.
- Efe, K. (2019). Beyaz Yakalılar Dünyasının Dili: Plaza Türkçesi. ZfWT , 11 (3) 103-126.
- Hakkoymaz, S., & Uygun, N. (2022). Akademik Personelin Plaza Dili’ni Kullanım Durumunun İncelenmesi: Küreselleşmenin Dile Yansıması. Baskent University Journal of Education, 9 (2), 217-224.
- Özaydın, Ü. (2014). Temiz Türkçe Kılavuzu: İletişim Güzeldir. İstanbul: Dragoman.