BEYNİMİZ VE HARİKULADE FONKSİYONLARI
Yine bir yıl daha geçti, acı-tatlı günleri, kolay-zor imtihanları, inişli çıkışlı yolları, kayda değen değmeyen hatıralarıyla… Kimi olaylar kalıcı izler bırakırken, kimileri hafızalardan silindi bile. İnsan olarak anladık ki, geçmiş zamana müdahale etmek imkansız, anı dizayn etmek, geleceğe yatırım yapmak ve hayata küçük dokunuşlarla yön vermek mümkün…
Hayatımın bundan sonrasını ben tayin etmeliyim diyorsanız, okumaya devam edin…
Hayatın ne kadarına hakim, ne kadarında söz sahibisin?
Hele ki hayallerin ve hedeflerin varsa düşün ve kendine sor:
– Kendinle uyumlu musun mesela, hoşnut musun?
– Hayatında neleri erteledin? Bu konuda engellerin nelerdi?
– Hayatta kendine hedefler belirledin mi? Hedeflerine ulaşmak için gereken gayreti sarfettin mi?
– İnandığın değerler, ulaşmak istediğin hedeflerle ne kadar uyumlu?
– Sırtında taşıdın yükler mi var? Varsa bunları neden hala taşıyorsun? gibi birçok soru gelebilir akla…
Bu soruların cevabı, olayları algılama ve düşünce yapımızla, geçmişte yaşadıklarımızla ve aklımızla doğrudan alakalı…
Peki aklın görevi nedir, beyin nasıl çalışır? Hiç düşündünüz mü?
Olayları olduğu gibi mi görüp algılamalı? Hep iyi tarafından mı bakmalı? Karamsarlık alışkanlık mı? Kontrol edilebilir mi?
İnsan beyni aynı zamanda hayatta kalma mekanizmasıdır. Sadece insan değil, hayvanlar da hayatta kalma savaşı vermektedir. Milyonlarca yıllık insanlık tarihine baktığımızda insan, hayata tutunabilme konusunda diğer canlılardan daha şanslıdır. Zira aklı sayesinde tüm dünyayı ve canlıları yönetecek hale gelmiştir.
İnsan beyni olumsuz olayları önceden sezme ve önlem almaya programlıdır. Korkan temkinli olan, olumsuzu daha çok keşfeden beyin, bizi koruma amaçlı kaygılanır ve korumaya yönelik düşünceler ve duygular geliştirir. Özellikle işler yolunda gitmeyince daha çok olumsuzu tespit eder, stres yaşarız mesela. Belirsizliğin hakim olduğu durumlarda daha çok beyin trafiği yaşar, tehlikeye karşı önlem alma fonksiyonlarının daha çok çalıştığını görürüz. Son yıllarda Covid ve onun getirdiği gerginliği, belirsizliği hep birlikte yaşadık ve hala yaşıyoruz. Canımızı doğrudan tehdit eden bu durum hayatın her alanında bizi çok yıprattı.
Düşünüp, akletmez misiniz?
Beyin bazen abartır ve olumsuz düşünceleri ön planda tutar, türlü senaryolar yazar. Aslında niyeti bizi korumak ve güvende hissettirmektir. Uzunca bir süre beyin olumsuza odaklanır, beynin sadece bu fonksiyonları sürekli çalışırsa bu fonksiyonları çok gelişirken, olumluyu gören, sezen, algılayıp işleve koyan bölümü saf dışı kalır. Hayat, her zaman planladığımız gibi gitmez. Planların da üstünde büyük planlar yapar yüce yaratan. Hastalık, ölüm, iflas ve kayıplar hayatı yaşanmaz hale sokar. Hayat, bizim bitti dediğimiz anda bitmediği için, kriz anlarında hayata tekrar tutunmak zorunda kalırız. Yani işler yolunda gitmediğinde de hayatta kalmak için mücadele etmek zorundayız.
Bu sebepten, beynin olumluyu gören yönlerini geliştirmek gerekir.
Hatta kriz dönemlerinde vereceğimiz yerinde ve dozunda tepkiler sayesinde daha kalıcı ve çok çözüm üretebiliriz. Yani beynin kullanılmadık bölümlerini çalıştırır „Aklı kullanmayı„ öğreniriz. Özellikle kriz dönemlerini yönetmek için ihtiyaç duyacağımız, sağduyulu ve aklı selim hareket etmek, bizi daha az zararla kurtaracaktır. Bir bakıma endişe ve kaygı üreten devrelerini olumlu sistemlere yönlendirirsek, o devreleri güçlendirebiliriz. Dolayısıyla kendi kendimize yardım etmeyi öğrenir, hep başkalarına bağımlı yaşamak zorunda kalmayız. Çünkü yüce Allah insanın ihtiyaç duyacağı aklı-fikri yine onun beynine kodlamıştır.
Beynin temel çalışma prensibi: „Kullan ya da sil gitsin!“ olduğundan, aynı anda olumluya ve olumsuza odaklanamaz. İnsan zihni çok tuhaf bir yapıya sahiptir.
Ancak biz, başımıza ne gelirse gelsin, ne yaşarsak yaşayalım, olumluya konsantre olursak, beynin o bölümleri daha çok çalıştığı için, biz o durumda ustalaşır, daha farklı algılamaya, yeni adımlar atmaya başlar, yeni bakış açısı geliştirir, önlem ve çareler ararız.
Bazen hiçbir sebep yokken de beyin, yeni fikirler üretmeye, alıştığımızın dışında çalışmaya devam eder. Şimdi ben bunları size yazmaya çalışırken bile aklıma sayısız fikir geliyor. Aralarından bazılarını seçip, kelimelere döküp size aktarmaya gayret ediyorum mesela.
Beynin çalışma prensibinin altında bizim dikkatimizi nereye odakladığımız yatar.
Olaylar karşısında alacağımız kararlar, hayatımızda değişiklikler yapmaya yönlendirir. Olaylara nasıl baktığımız, algıladığımız çok önemlidir. Yani iyi ve olumlu düşünce irademizi zorlar, çünkü insan beyni olumsuza daha aşinadır.
Burada vurgulamak istediğim asıl konu, beynin fonksiyonlarına doğrudan müdahale etmenin bize bağlı oluşudur. Gizli detay, bizim onu nasıl yönlendirmemiz gerektiğidir. Bize düşen kendi düşünce sistemimizi anlamak, zihnin fonksiyonlarını düzenleyebilmek için beyne format atmak olmalıdır.
Aslında insan beyninin, güzellikleri görüp algılayan, onu sanata, resme müziğe uyarlayan oldukça başarılı fonksiyonları da vardır. Duyguları, düşünceleri ifade etmekte, yeni şeyler bulmak konusunda ustadır. İçinde binlerce fikir varken, beynimiz bunlardan duruma en uygun olanı seçer ve işleve koyar.
Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından zevk alır, ilkesinde olduğu gibi…