YAZARLAR

ÜÇ KİTAP

Kış ağır geçti, hayat şartları pandemi şartlarıyla birleşince yükümüz pek bir ağırlaştı. Mevsim bahara döndü, tabiat canlanmaya, çiçekler açmaya yüz tuttu, tuttu tutmasına ama hala zor zamanlardan geçiyor, zor sınavlarda deneniyoruz.

Bugün yaşadıklarımızın sorumlusu büyük oranda yine biziz. Dünyada üç şey vardır ki, tecelli ettiğinde vay halimize:  Orantısız ve adaletsiz güç, üretim ve tüketim çılgınlığı ve sorumsuzluk. Ve bunlar gün gelip insanoğlunun helakına sebep olacaktır, geçmişte olduğu gibi. Tarih yine tekerrür ediyor ve insan hatalarından vazgeçmiyorsa vardır elbette bir karşılığı.

Bilinmeyenleri hep karanlık ve doldurulması güç boşluklara benzetirim… Her boşluk doldurulur bir şekilde, peki insanın içindeki boşluğu ne doldurur? Derseniz; Orda durup düşünelim derim. İnsan, dış dünyasını doldurmaya çalıştıkça iç dünyasını da dolduracağını sanır. Hep fazlası için çalışmak, mükemmeli yakalama arzusu, yarına odaklanıp anı kaybetmek, doyumsuzluğu arttırır. İhtiyaç dışı herşey fazlalıktır, yüktür bilene…

Sınır tanımayan egolarımızla, herşeyin en iyisi, yenisi, fazlası ve lüksü derken, kendi ürettiğimiz hayat düzeninin kölesi olmuşuz. Özgürlük, zincirleri kırmaksa eğer, önce kendi zincirlerimizden başlamalıyız.

Dünyanın, şu son bir senedir geldiği durumu, çıkmaz sokağa benzetecek olsak, geniş ve kapsamlı düşünsek mesela. Önce içimizde bir yolculuğa çıksak; ardından 3 Kitabı Okusak!

İnsan, Kâinat ve Kuran

İnsandan başlayalım dilerseniz, kendimizden yani. En karışık organizma, azami derecede yüksek bir platform, ama her an değişken bir yapıya sahip. Aklı-fikri sayesinde en zirveye de çıkabilen, kötü hal ve hareketleriyle, hayvanlar aleminin en aşağı kademelerine düşebilen bir varlık. Ne istekleri tükenir, ne durumundan hoşnuttur. Hep bana- herşey benim için düşüncesiyle, herşeyin en iyisine ve çoğuna sahip olma arzusu taşır içinde. Çok az düşünür, acelecidir ve çoğu zaman bencil. İçinde hem iyiyi hem de kötüyü barındırır.

Kâinat, başlı başına bir şaheser, okumaya başlayın bir kere, bırakamazsınız, ufkunuz o kadar açılır ki, mana alemine doğru yol bulur gidersiniz bir müddet. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi bir işaret, dolayısıyla ayettir, anlayana. Bu nazarla dünyaya bakmak bile, hayata ve olaylara bakış açınız değişir.

Kitap, anlamaya gayret etmedikçe, ona vakıf olma becerisini gösteremeyiz. İçinde öyle sırlar saklı ki, bulup çıkarana aşk olsun derim.! Her okuyan kapasitesi dahilinde bir parça bulurken kendinden, her okuyan kendine bir ders çıkarabilir. Tek kitaptır ama çok manalara gelir. Her kelamında, sır perdeleri aralanır ve gerçek tüm çıplaklığıyla, göz kamaştırır. Tabi bu son söylediğim şey herkese nasip olmaz. Ancak isteyen ve anlamaya gayret eden, çözer şifresini…

Tüm yolculuklar, kendi içimizde başlayıp kendi derinliğimizde son bulur. Hiç fark ettiniz mi bilmiyorum ama, hayatı birçok alanda  felç eden salgın hastalık Korona bile, çıkmaz sokaklara dalarken, hergün yeni bir mutasyonla değişime uğruyor. Bütün bunlar bizi yakından ilgilendiriyor ve düşündürüyor. Düşünen insanlar kim bilir ne dersler çıkaracak, ne ibretler alacak  bu konudan? Bu geliş-gidişler, iniş-çıkışlar boşuna değil ve hayatta hiçbir şey tesadüfi değil!

Ama bazı özel zamanlar vardır ki, kulak daha hassastır duymaya, göz daha duyarlıdır algılamaya. İşte o özel zamanlarda insanoğlu, hayatına güzellikler katma, bir bakıma arınma, yenilenme dönemine girer. Fırsatları değerlendirme zamanıdır artık. Hazır rahmet ve merhamet ayına girmişken, kirlenmiş ruhlarımızı merhamet ve sevgiyle arındırıp, insanlığın selameti için için çalışmak, benden çok, bize yönelmek mesela…

Sadelikte, yalnızlıkta  zaman bulup düşünmek, kendini kontrol etmek, gerektiğinde sabretmek ve çokça şükretmek. Bir parça zaman ayırıp koca günden, kısa kısa hisseler çıkarma vakti. Vakit elle ve dille dua etmek etme vakti. Dua demişken, ezberlenmiş kelimeleri tekrar etmek değil, kâinatın asıl sahibine hürmeten bize emanet ettiklerini korumak, sorumluluğunu üstlendiğimiz dünyayı kirletmeden, ki hoş çoktan kir-pas içinde kalmış durumda, bir nebze de olsun kalanları kurtarmaya çalışmak…

„Sorunumuz ortaksa eğer, sorumluğumuz da ortaktır“

-Oku! Önce kalbini oku, orda merhameti ve sevgiyi bulacaksın, sonra kâinatı oku, orda kendini bulacaksın, kâinat sana yaratanı hatırlatacak ve orda insan olmanın şuuruna varacak, ardından sorumluluğunu hatırlayacaksın!

 

ähnliche Artikel

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert