Sadece bir gün için bile olsa vasat olmaya cesaretiniz var mı? Vasat olmayı istemek kulağınıza nasıl geliyor? Zorlu mu? Komik mi? Bu sizin korktuğunuz bir şey mi? Size iyi bir haberim var, eğer vasat olmayı kabul ederseniz, bu konuda başarılı olamayacaksınız. Anahtar kelime bu durumun kabulünde yatıyor. Vasat olmayı kabul ettiğiniz takdirde, aslında kendinizi büyük bir baskının altından çekip alırsınız ve bu durum yaptığınız işlerde size eğlenceli gelmeye başlar. Tatmin duygunuz bu sayede daha çok hissedilir hale gelir.
Düşünün ki tamamlanmaya giden yolda iki kapı var ve siz bu kapılardan birini seçmek zorunda kalıyorsunuz. „Mükemmel“ kapısı çok süslüdür ve sizi içeri davet eder. „Vasat“ kapısı ise tam tersine sıkıcı ve renksiz görünür. İlk bakışta mükemmel kapısına yönelebilirsiniz. Bu beklenilen bir şeydir. Fakat mükemmel kapısından içeri girdiğinizde birçok tuğlalarla karşılaşırsınız ve başınızı çarpa çarpa ilerlersiniz. Bir yerden sonra başınız ağrımaya başlar ve olduğunuz yerde sabitlenirsiniz. Vasat kapısını açtığınızda ise cezbedici olmamasına rağmen sizi büyük ve ferah bir bahçe karşılar. Burda olduğunuz halinizde kendi potansiyelinizle ilerlemeye başlarsınız. Tüm bunları bilerek bir kapıyı tercih edecek olsaydınız, hangisini seçerdiniz?
„Mükemmel“ için çabalarken varmak istediğiniz noktadan uzaklaşırsınız. Her şeye detaylı ve eleştirisel yaklaştığınızdan dolayı kaybetmeye mahkum olursunuz. Çünkü mükemmellik soyut bir kavramdır ve gerçekle uyumlu değildir.
Vasatlık olarak görülen şeydeki yanılgı ise daha farklıdır. Vasat olmayı göze alarak ortaya koyduğunuz her çaba sizi her düzeyde zengin eder.
Mükemmelliyetçiliği nasıl yenebilirsiniz?
- Mükemmel olmanın avantajlarını ve sakıncalarını bir kağıda yazın. Bunun sizin için bir avantaj olmadığını göreceksiniz.
Mükemmelliyetçiliğin avantajı olarak iyi işler çıkartabilirsiniz, fakat sakıncaları bir o kadar fazladır.
Sizi sinirli ve gergin hale getirir ve üretkenliğinizi kaybedersiniz.
İyi iş çıkartmak için yanlış yapmaktan korkar hale gelirsiniz ve yapacağınız işlerde ilerleyemezsiniz.
Kendinizi çok eleştirmeye başlarsınız ve depresif hale gelirsiniz.
Yeni şeyler denemekten korkarsınız ve huzursuz hissedersiniz.
- Mükemmelliyetçiliği yenmek için korkunuzla yüzleşmeyi deneyin. Korku, zorlantılarınızın sizi kusursuzluk noktasına getirmesini sağlayan dürtünün yakıtını oluşturur.
- Kendinize bu korkunun kaynağını sorabilirsiniz. İçinizden kendinize söylediğiniz sessiz varsayımları not alın.
Örnek soru: Bir hata yaparsam ne olur?
Örnek cevap: Benden başarılı olmamı bekleyenleri hayal kırıklığına uğratabilirim ve yeterince iyi olmazsam beni dışlarlar.
Otomatik düşüncelerinizin birer çarpıtma olduğunun farkına varın. En önemli üç çarpıtma şunlardır: ya hep ya hiç düşüncesi, zihin okuma ve falcılık yapma. Yukarıdaki örnek cevapta yapılan çarpıtma falcılıktır. Herkesin sizi dışlaması mümkün değildir. Eğer öyle bir şey olacaksa, bu bize karşı tarafın sorununu gösterir.
Kendinize sorun: „Neden korkuyorum? En kötü ne olabilir?“ Bu sorulara vereceğiniz cevaplar kendinize doğru attığınız şefkat adımlarıdır. Yapabileceğiniz gerçek hatalar da sizi almanız gereken dersleri aldığınızda ileri taşıyacaktır. Bu size gelişim şansı sağlar. Ya hep ya hiç düşüncesiyle ilerlemek mümkün değildir. Tüm insanlar hata yapar. Peki, siz nesiniz? Bir insanım mı diyorsunuz? O halde şunu söyleyebilirsiniz: „Hata yapmam gerekiyor; çünkü, ben bir insanım!“.