DEĞİŞİME HAZIR MIYIZ?
İnsanlar konuşur!
Sessizce önemli şeyler üzerine,
Gür sesle ve uzun uzadıya önemsiz şeyler üzerine,
Gereksizce ve haklı-haksız başkaları hakkında,
Çok azda da olsa, birlikte ve makulca,
Çoğu zaman düşünmeden,
Ve hatta bıkıp usanmadan konuşur, konuşur…
Bugün biz de görüp yaşadığımız, hala hissettiğimiz ortak sorunumuz olan Kovid-19 hastalığı hakkında konuşuyor, anlamaya çalışıyor, olası önlem ve değişimler için kendimizi hazırlamaya çalışıyoruz.
Zaman yine su gibi akadursun, biz yine yolumuza devam ediyor, her yeni güne yepyeni haberlerle uyanıyoruz. Herşey o kadar hızlı gelişiyor, değişiyor ki takip etmekte zorlanıyoruz. Yaz mevsimi sonbaharla yer değiştiriyor, değişen sadece mevsimlerle kalmıyor, günlük hayatımız, alışkanlıklarımız, olaylara bakış açımız, algılayışımız, tepkilerimiz de değişiyor.
Ne olduysa bu senenin, ilkbaharının ilk aylarında, birdenbire oldu. Mart ayı başlarında dünyaya yayılan bir virüs hayatımızı tamamen değiştirmeye yetti de arttı bile.
Dünyayı görünen, görünmeyen, büyük-küçük, envai çeşit mahlukatla dolduran yüce Allah, yine dünyanın ve tüm mahlukatın sorumluluğunu insanoğluna veriyor.
Her sorun kendi çözümünü beraberinde getirir! Şikâyet etmek ve boş konuşmak bizi geriye atarken, cesaret, bilgi ve kararlılık bizim bakış açımızı değiştirmeye ve dolayısıyla probleme odaklanmaya katkıda bulunur. Çünkü biliriz ki, bazıları sadece ağzıyla, bazıları aklıyla, ama çok az insan ise aklı, vicdanı ve kalbiyle konuşur, görür ve hisseder.
Aylardır tüm dünya insanları Kovid-19´un artçı depremleriyle sarsılıyor, onunla mücadele etmek zorunda olmanın bilinciyle yaşamaya çalışıyor. Hepimizi düşündüren, en çok kaygılandıran konu sağlığımız olsa da, ekonomi ne kadar sarsılacak, bizler bundan ne oranda etkileneceğiz, eskisi gibi alış-veriş yapabilecek miyiz, lüks ve gösterişe, aşırı tüketim alışkanlıklarımıza dur deme vakti geldi mi? gibi sorulara cevap arıyoruz… Yani işler, güçler ne olacak demeden alamıyoruz kendimizi.
Ticaretten, eğitim sektörüne, sağlıktan, turizm sektörüne, günlük hayat tamamen değişmiş durumda. Sosyal hayat büyük oranda sekteye uğradı. Galiba uzun bir müddet daha birlikte yapmayı planladığımız, düğün, nişan gibi kutlamaları, birlikte izlemekten keyif aldığımız futbol maçları, sinema filmleri, tiyatrolar, konserler, Ramazan, Kurban bayramları garip kalacak…
Son yıllarda herşeyin dijital olarak değişeceği konuşuluyor olsa da bu kadar hızlı olacağını kimse tahmin bile edemezdi. Beklediğimizden daha hızlı bir şekilde yeni bir dünya düzenine giriyoruz. Tarihler yeniden yazılacak, insanlar alışkanlıklarını ve yaşam tarzını kısmen değiştirmek zorunda kalacak. Bilinen bir gerçek var ki, insanlar birbirinden dolayısıyla kalabalıklardan korkuyor. Zaten mesafeli yaşadığımızı düşünürsek, daha fazla mesafe koymak durumunda kalacağız. Kimbilir önümüzdeki zamanlarda insanlar şehirlerden köylere akın edebilir. Okula gitmek yerine uzaktan eğitimi tercih edebilir, alış-verişlerini internetten yürütebilir. Hatta droneler sayesinde siparişleriniz gökten zembille gönderilmiş gibi, balkonlarınıza indirilebilir. Reklam sektörü tavan yapabilir, temizlik ve hijyen ürünleri yok satabilir. Çoğu insan işsiz kalabilir, ihtiyaç dahilinde yeni meslek dalları ortaya çıkabilir. Hızla ve aniden çöken ekonomi, krizin ardından çok hızlı bir şekilde tekrar yükselebilir. Bunlar sadece tahminlerimiz, ama görünen o ki bu konu bizi uzun bir süre daha meşgul edecek…
Yeni dünya düzeni, bize nasıl bir hayat sunar, neleri elimizden alır? Sorusu meşgul ediyor beynimizi. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak! diyor, bir nevi ister istemez değişimlere hazır olduğumuzu belirtiyoruz. Gün geçtikçe hem kendimizi, hem çevremizde olup bitenleri, daha iyi idrak ediyor, doğru zamanda, doğru ve sonunda pişman olmayacağımız kararlar almak, aldığımız kararları işleve koymak, hepimizin ortak amacı. Hayatımızın seçimlerimizden ibaret olduğunu düşünürsek, akılcı ve makul çözümlere odaklanabilir, alışkanlıklarımızdan vazgeçebiliriz. İnsanlar psikolojik olarak o kadar yıprandı ki, virüsün etkileri geçtikten sonra hayat normale döner mi, bilinmez. Ama asıl konu, değişimler ne kadar etkileyecek hayatımızı ve biz bu değişime ne kadar hazırız?