YAZARLAR

2020 Yılından Geriye Kalanlar

Yıl 2020, Aralık ayının son günlerindeyiz. Akıllardan silinmeyecek bir sene oldu, zor günler yaşadık ve yaşıyoruz. Seneye damga vuran birçok irili ufaklı olayın yanında, koronavirüs pandemisi kazındı hafızalara. Adeta görünmez bir düşmanla savaşmak durumunda kaldı insanlık. Her vücutta ayrı etkili olan virüs, refah seviyesine göre toplumları da farklı etkiledi. Pandemiden zarar görmeyen ülke ve sektör neredeyse kalmadı.

Bu korku bize yıllarca yeter!
Virüs salgını sadece piyasayı, iş dünyasını alt-üst etmekle kalmadı, insan psikolojini de tamamen sarstı. İnsan sağlığı herşeyin üstündedir denildi ve sürekli yeni yasak ve düzenlemeler getirildi. Ne zamana kadar devam edeceğini bilmediğimiz gibi, eğer öldürmezse hangi kalıntılar bırakacağı da henüz bilinmiyor.
Gün oldu salgından ölenler, hatta yapayalnız ölenler oldu. En acısı da insanın, ya çok uzakta olması ya da elini uzatsa dahi dokunabilecek yakınlıkta olmasına rağmen, kendi can güveniği için sevdiklerinin yanında olamaması, cenaze defin veya taziye ziyaretlerinin olması gerektiği gibi yapılamaması oldu. İnsanlar acısını kendi içinde yaşadı…

Modern insanın özgürlüğü kısıtlandı!
Teknolojinin nimetleri sayesinde insanoğlu, bir günde dünyanın farklı yerlerinde olmayı başarmış, kendi gezegeni ve uzay hakkında çoğu ayrıntılı bilgiye vakıf olmuş, modern tıp sayesinde birçok hastalığın tedavisi bulunmuştu. Teknoloji ışık hızıyla ilerliyor, bilgi ve iletişim sayesinde, insanın refah ve rahatı için yeni kaynaklar aranıyordu. Ne olduysa aniden oldu ve hayat durma noktasına geldi.
İnsan özgürlüğüne düşkün bir varlıktır. Birlikte ibadet etmekten, beraber kutlama ve toplantılardan tutun sokağa çıkma yasakları da dahil, insani ilişkiler durma noktasına gelince, insan psikolojisi tamiri uzun sürecek, kaygı, korku, panik, yalnızlık hissi, çaresizlik sorunlarıyla karşı karşıya kaldı.

Eğitim ve öğretim sekteye uğradı!
Uzaktan eğitim ne derece başarılı olur? Bu soruya cevap vermek şimdilik çok zor. Teknolojinin bütün nimetleri insanın elinde olmasına rağmen, hiçbir cihazın, öğretmenin ve okul ortamında yapılan derslerin verimliliğinin yerine geçemeyeceği anlaşıldı. Farklı internet platformlarından ders vermeye çalışan öğretmenler, evlerinde gereken cihazları olan ve olmayan aileler, zaten yorucu işlerde çalışan ve eve gelince çocukların dersleriyle ilgilenmekte zorlananlar, hastalık arttıkça, okulların belli sürelerde kapanması veya kapanamaması sorunlarıyla boğuşan politikacılar, kendi canından, sağlığından olan veya yoğunluk üzerine istifa eden sağlık personeli derken, aslında tam olarak ne yapılması gerektiğini bilemeyen, dolayısıyla tam önlem alamayan insanlık…

Virüs ırk, dil-din, zengin-fakir, yaşlı-genç, güzel-çirkin ayrımı yapmıyor!
Bunca bilinmezler arasında bilinen tek şey varsa o da bu virüsün ayrımcılık yapmadığı, her yerde faaliyetine devam ettiğidir. Hiçbir rejimin, diktatörün, kanunun yapamadığını yapmış, bir yıla yakın bir sürede, insan varlığı üzerinde büyük baskı ve yaptırım gücüne sahip olmuş, tüm insanların korkulu rüyası olmayı başarmıştır.

Planlar üstünde Allah’ın planı var!
Belki bu travma bizi kendimize getirip düşündürecek, daha güçlü ayağa kalkmayı, birlikte yaşamanın, paylaşmanın ne büyük bir lütuf olduğunu idrak etmeyi sağlar.
Belki de eskiden abarttığımız, çok anlam yüklediğimiz kişi ve alışkanlıklarımızdan vazgeçmeyi, elimizdekilere daha çok şükretmeyi, aza kanaat etmeyi öğretir. Sevdiklerimizin bizi her an bu dünyada bırakabileceği gerçeğini hatırdan çıkarmadan, sevgi dolu yaşamayı, hem karşımızdakine hem kendimize değer vermeyi, kimseye bağımlı kalmadan yaşamayı, hayatta öncelikleri belirlemeyi, kısacası yaşantımızı sorgulamayı, hayat felsefemizi yeniden düzenlemeyi öğretir.
Öyle planlar yapıyorduk ki geleceğe dair, neredeyse tüm planların üstünde Allah’ın planı olduğunu unutuyorduk. Kâinatta meydana gelen her şey bir işaret ve mesajdır anlayana…
Ama her şeyden önce sağlıklı yaşadığımız her anın, aldığımız her nefesin ne büyük bir zenginlik olduğunu hatırlattı.

Kanuni Sultan Süleyman’ın unutulmaz dizelerinde hatırlattığı gibi;

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi.
Halkın gözünde değerli bir makam yoktur iktidar (güç) gibi.

Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi.
Halbuki şu dünyada bir nefeslik sıhhat gibi saadet ve zenginlik olamaz.

Saltanat didükleri ancak cihan gavgasıdır.
Saltanat-makam dedikleri sadece bir dünya kavgasıdır.

Olmaya baht ü saâdet dünyada vahdet gibi.
Dünyada Allah’a yakınlık gibi büyük saadet ve huzur olamaz.

Not: Değerli okuyucular!
Europa Journal-Haber Avrupa Gazetesi 100. sayısına ulaşmıştır. Başta  imtiyaz sahipleri olmak üzere gazeteye emek veren yazarları ve siz değerli okuyucuları tebrik ediyor, nice yüzlerce sayılara ulaşmasını diliyorum!

ähnliche Artikel

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert